Yapı Kataloğu - Nitelikli Mekan Yaratma Platformu

Bize Ulaşın +90 (850) 303 27 83
Vehbi Cem Korkmaz ile SAHNE ÖNÜ, SAHNE ARKASI

Vehbi Cem Korkmaz ile SAHNE ÖNÜ, SAHNE ARKASI

Bu serinin sıradaki konuğu, Kömmerling Türkiye’nin Genel Müdürü Vehbi Cem Korkmaz. Onunla yalnızca iş stratejilerini ve markalarının vizyonunu değil, aynı zamanda kişisel ilgi alanlarını, ilham aldığı noktaları da konuştuk. Vehbi Cem Korkmaz’ın sahnenin önünde olduğu kadar, sahne arkasındaki dünyasına da göz atmaya hazır olun!

SAHNE ÖNÜ

Öncelikle hem kendinizden hem de firmanızın hikâyesinden kısaca bahsedebilir misiniz?

Ben V. Cem Korkmaz. PVC sektöründeki kariyerime 1992 yılında, Enka firmasına ait Pimaş’ın Pimapen markasında satış uzmanı olarak başladım. Bu başlangıç, sektördeki yolculuğumun adeta mihenk taşıydı. Ardından Sabancı Holding bünyesinde kurulan Pilsa’ya transfer olarak Winsa markasının kurucu kadrosunda yer aldım. Sonraki yıllarda Deceuninck grubun Winsa markasını Sabancı şirketinden satın almasıyla beraber Pimapen, Winsa ve Camoda  markalarından sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptım ve tam 32 yıl boyunca sektörün içinde kaldım.

Profine Group ile yollarımız tam da ben emeklilik planları yaparken kesişti. Profine Group sahibi ve COE’su Dr. Peter Mrosik ile gerçekleştirdiğimiz görüşmeler neticesinde onun Türkiye pazarına olan heyecanı, benim dünyanın lider Alman markasının Türkiye’de büyüme stratejisinde kilit bir rol üstlenecek olmamı sağladı. Ardından 2023 yılı Kasım ayında Kömmerling Türkiye Genel Müdürü olarak göreve başladım.

Kömmerling ise Profine Group’a ait 1897 yılında Almanya’da kurulmuş köklü bir marka. Bugün 50’den fazla ülkeye ürünlerini ihraç eden, sürdürülebilirliği odağına almış ve inovatif çözümler sunan bir global oyuncu. Ve biz de grubun Türkiye’de faaliyet gösteren güçlü bir parçasıyız.

Ürün gamımızda PVC pencere, kapı ve sürme sistemlerimizin yanı sıra alüminyum mimari ve cephe sistemleri, PVC ile alüminyumu birleştirdiğimiz hibrit sistemimiz WarmCore ve yat sektöründen reklamcılığa kadar pek çok alanda kullanılan inovatif ürün grubumuz KömaCell, KömaTex, KömaDur, KömaStyle, KömaAlu ve KömaFrame ile tüm beklentileri karşılayan entegre bir hizmet sunuyoruz.

Şirketinizi sektörde farklı kılan özellikler nelerdir?

Türkiye’de PVC sektörü yıllardır sınırlı sayıda yerli markanın domine ettiği bir pazar. Biz ise bu alana Almanya’dan gelen global bir kalite anlayışı ve güçlü yatırım iradesiyle dahil olduk. 

Türkiye’de yatırımla var olan ender yabancı markalardan biriyiz. Sektörün ezberini bozan bu yaklaşım, iş ortaklarımız için yalnızca bir tedarikçi değil; aynı zamanda bir gelişim ortağı olmamızı sağlıyor. Bu da bizi farklılaştıran temel unsurlardan biri.

2024 yılında Türkiye büyüme stratejimizdeki ilk yatırım olarak Silivri’de yer alan lojistik tesisimize ilave yaklaşık 7000m²’lik Sakarya’da lojistik ve laminasyon tesisi kurduk. Önümüzdeki süreçte alüminyum ürün grubumuzu da devreye aldıktan sonra Türkiye’de çok daha büyük yatırım adımlarımız olacak.

Çalışanlarınıza veya müşterilerinize lider olarak vermek istediğiniz en önemli mesaj nedir?

Benim için hem özel hayatımda hem de iş hayatımda en önemsediğim konu samimi bir söylem ile sahici olmak. Liderlik, sadece yön göstermek değil, güven inşa etmek ve bu güveni sahada somut sonuçlara dönüştürmek, ekip olarak birlikte ortak bir amacın parçası olabilmek ve sonuca giderken tüm süreci adım adım birlikte özümsemektir. Ekibime en çok söylediğim şey şu; sadece bugünü değil, beş yıl sonrasını düşünün. Müşterilerimize de aynı perspektifi sunuyoruz; uzun vadeli ilişkilere, sürdürülebilir kazanca ve birlikte büyümeye inanıyoruz.

İnovasyon, şirketinizin çalışma biçiminde nasıl bir rol oynuyor?

İnovasyon bizim için sadece teknoloji yatırımı değil; düşünme biçimi. Almanya’daki Ar-Ge merkezimizle entegre çalışıyor, Türkiye’deki mimari ihtiyaçlara uygun sistemler geliştiriyoruz. Hibrit sistemlerden alüminyuma, yat sektöründen reklamcılığa kadar uzanan çok amaçlı ürün gamımız, aslında bu inovasyon vizyonunun yansıması. Özellikle global çapta lansmanına başladığımız Kömmerling İngiltere’nin öncülük ettiği WarmCore hibrit sistemimiz tüm nitelikli projelere imza atacak bir ürün olacak. Ürünün iç kısmında kullanılan PVC yüksek yalıtım kapasitesi sunarken dış kısmında kullanılan alüminyum ise mimari estetik beklentileri karşılayacak.

Bunun yanı sıra şirket olarak benimsediğimiz sürdürülebilirlik odaklı üretim, çevresel ayak izini azaltan prosesler ve geri dönüşüm sistemleriyle de inovasyonu sadece teknik değil etik bir değer olarak da ele alıyoruz.

Yapı İnovasyon Günleri gibi etkinliklere katılımın sektör liderleri için önemi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu tür etkinlikler, sektörün sadece ticari değil, entelektüel olarak da gelişmesine katkı sağlıyor. Bilgi paylaşımı, iş birliklerinin doğması ve ortak vizyonların şekillenmesi açısından çok kıymetli. Kömmerling olarak bu platformlarda yer almayı önemsiyoruz çünkü marka olarak sadece pazar payı değil, sektöre yön verme misyonu da taşıyoruz.

SAHNE ARKASI

Sizi sektöre yönlendiren ana motivasyon neydi?

Üniversiteden mezun olduğumda pek çok iş hayatına başlayan genç gibi hedefim başarılı bir kariyer inşa etmek, dinamik yapıma uygun şekilde sahada olmak ve parçası olduğum her şeyin büyümesinde mutlak bir katkı sağlamaktı. Satışla başlayan kariyerim zamanla stratejiye, yönetime ve liderliğe evrildi. Ama değişmeyen şey, insanların hayatında somut bir etki yaratma motivasyonumdu. PVC sektörünün yaşam alanlarına doğrudan dokunan bir tarafı var. Bu hissin sağladığı motivasyon beni diri tuttu diyebilirim.

İş hayatında en gurur duyduğunuz başarınız nedir?

Geriye dönüp baktığımda uzun, zorlu bir o kadar da keyifli bir kariyer yolculuğuna sahibim. Süreç içerisinde pek çok ekip yetiştirdim. Kimisinin uzmanlıktan üst düzey yöneticiliğe uzanan kariyer yolculuğunda mentörlüklerini yaptım. Pek çok kişinin iş hayatında bugün geldikleri kariyer noktasına deneyimlerim ve liderlik anlayışımla yön verdim. Geriye dönüp bakınca bu aktarımlarımla sahip oldukları pozisyonlar bana müthiş bir tatmin duygusu sağlıyor. Çünkü benim için lider olmak sadece bir koltuk sahibi olmak değil, omuzladığın bir sorumluluk, arkanızda yürüyecek insanlara bir vizyon sunabilme yetisidir.

Bir diğeri ise Kömmerling Türkiye ile yeni bir sayfa açıp, yeni bir başarı hikayesi yazmaya karar verdiğimde bu yolda benimle yürümeye karar veren tüm arkadaşlarımın hiçbir şey sorgulamadan sadece ben olduğum için bu hedefe, benimle aynı tutkuyla yaklaşmasıydı; bu benim için gurur ve mutluluk dolu bir anıdır. Ve bugün ekibime baktığımda her biri sadece işinde uzman ve başarılı insanlar değil, etik ve ahlaki değerlere sahip, her zaman birbirine destek olan ve en önemlisi hayatta mutlu olan çalışanlardan oluşuyor olduğunu görüyorum. Ve bu ekibi sadece bir araya getirdiğim için değil aralarında bu güzel sinerjiyi yakalayabilmiş olmam da en gurur duyduğum başarılarımdan biridir.

Zor bir kararla karşılaştığınızda sizi ileriye taşıyan temel değer ne oldu?

İnandığım değerlerden asla vazgeçmem. İşim ve konumum gereği pek çok karar almam gerekiyor. Karar almak zor olabilir ama eğer niyetin ve vizyonun netse, gerisi yolda şekilleniyor. Hayatımda ne zaman zor bir karar alsam, kendime şu soruyu sorarım: “Bu kararı aldığımda kendime karşı dürüst müyüm?” Cevap evetse, yol zaten açılıyor.

Zor bir günün ardından size enerji veren en sevdiğiniz aktivite nedir?

Yoğun bir günün ardından bana en çok enerji veren şey, sakinlik içinde geçirdiğim zamanlardır. Köpeğim Tarçın ile yaptığım kısa bir yürüyüş hem zihnimi hem bedenimi dinlendirir. Sonrasında eşimle evimizde paylaştığımız keyifli bir akşam yemeği ve günün değerlendirmesi, günün stresini geride bırakmamı sağlar. Bu rutin, hem iş hem de özel yaşam dengemi korumama, yeni güne daha motive ve odaklanmış başlamama yardımcı olur.

İş dışında sizi heyecanlandıran hobiler veya ilgi alanlarınız nelerdir?

Klasik otomobillere özel bir ilgim var. Mekanikle duygunun birleştiği nadir alanlardan biri. Onların her biri birer karakter gibi. 

Ayrıca tarih kitapları okumayı severim, özellikle liderlik tarihiyle ilgili okumalar bana her dönemin liderlik anlayışı hakkında çok şey öğretiyor.

Seyahat etmekten keyif alır mısınız? Favori bir destinasyonunuz var mı?

Kesinlikle. Seyahat etmek benim için yalnızca bir keşif değil, aynı zamanda ilham kaynağıdır. Eşimle birlikte yıl içerisinde farklı destinasyonlara seyahat etmekten büyük keyif alırız; birlikte çıktığımız her yolculuk bambaşka bir anlam kazanır. Avrupa’nın neredeyse tamamını, İskandinav ülkelerini ve Büyük Britanya’yı görme fırsatım oldu. Almanya’nın bazı şehirleri teknik düzeni ve detaycılığıyla beni etkilerken, İtalya’nın güneyi yaşamla kurduğu samimi ilişkiyle çok ilham verici. Özellikle Floransa, mimari yapıları ve tarihi atmosferiyle benim için ayrı bir öneme sahiptir. Her seyahatte, deneyimlediğim kültürün geçmişten günümüze taşıdığı hikâyeleri öğrenmek benim özel ilgimdir. Ülkelerin tarihsel gelişimlerinde karanlık çağlardan bu yana geçirdikleri değişim ve ilerleme her defasında beni derinden etkiliyor.

Diğer yandan işim gereği Türkiye’nin pek çok farklı bölgesini ziyaret etme imkânım oldu. Ancak nereye gidersem gideyim, bana en iyi gelen yerin memleketim Ağın olduğunu söylemeden geçemem. Oradaki  evimde ve bahçemde zaman geçirmek bana köklerimi hatırlatıyor. Hayatın daha yavaş aktığı bu anlarda gerçekten yeniden başlangıç yapmış gibi hissediyorum.

Hayatınızdaki en büyük ilham kaynağı kim ya da ne oldu?

İş hayatında yolumuzun kesiştiği yöneticiler, kariyer yolculuğumuzda yalnızca iş öğretmez; aynı zamanda liderlik anlayışımızı da şekillendirir. Benim de kariyerim boyunca bana ilham olup, hayatımda derin izler bırakan çok değerli yöneticilerim oldu.

İlk yöneticim, kariyerimin en başında Pimaş’ta satış uzmanı olarak çalıştığım dönemde bana Enka kurum kültürünü aktaran Şadan Sıreiles’di. Onun güçlü iletişim becerileri, ekip ruhunu öne çıkaran yaklaşımı ve ulaşılabilir liderlik tarzı sayesinde doğru iletişimin başarı üzerindeki dönüştürücü etkisini keşfettim.

İkinci isim hem Pimaş hem de Sabancı’da Winsa markasında birlikte çalışma fırsatı bulduğum Hakan Aldinç’ti. Disiplinli kişiliği, işin her aşamasını titizlikle takip eden yönetim anlayışı ve her koşulda sözünü tutan duruşu, bana güven inşa eden liderliğin gerçek değerini öğretti.

Üçüncüsü en uzun soluklu birlikte çalıştığım, Ergün Çiçekçi. Türkiye PVC sektöründe ezberleri bozan, stratejik ve vizyoner yaklaşımıyla çalıştığı şirketini bugünkü konumuna taşıyan, kurumsal yönetimi yerel dokunuşlarla sentezleyen bir liderdi. Onun yönetim tarzı, benim de bakış açıma ve liderlik anlayışıma kalıcı izler bıraktı.

Daha kısa bir zaman olmasına rağmen bir süredir birlikte çalıştığım Profine Group sahibi ve CEO’su Dr.Peter Mrosik’in ise cesur ve kararlı yönetim şekli, fırsatları analiz ederek yatırım yapmaktan korkmayan, büyüme odaklı vizyonu ve en önemlisi ise şirketinin tüm dünyadaki faaliyetlerinde aktif rol alması beni oldukça etkiledi.

Bugün geriye dönüp baktığımda, hepsinden kazandığım pek çok özelliği hem işime hem de hayatıma yansıttığımı görüyorum. Bana kattıkları vizyon, öğrettikleri değerler ve ilhamları için her birine minnetle teşekkür ediyorum.