Firmanızın hikâyesinden kısaca bahsedebilir misiniz? Firmanın temel faaliyet alanı nedir, hangi ürün veya hizmetleri sunuyorsunuz?

Çuhadaroğlu’nun temelleri, 1954 yılında merhum yüksek mimar Ahmet Çuhadaroğlu’nun küçük bir atölyede başlattığı yolculukla atıldı. Hilton Intercontinental Hotel projesi ile ilk büyük referansını kazanan firma, zamanla alüminyum doğrama, giydirme cephe ve kompozit yapı elemanlarıyla inşaat sektöründe öncü hale geldi. Bugün İstanbul’da 90.000 m²’lik entegre üretim tesisiyle, dökümden ekstrüzyona, yüzey işlemden montaja kadar tüm aşamaları kendi bünyesinde gerçekleştiren Türkiye’nin ilk ve tek firmasıdır. Kapı, pencere, cephe ve sürme sistemleri gibi mimari çözümlerin yanı sıra otomotiv, havacılık, makine ve enerji gibi sektörlere alüminyum endüstriyel profiller de üreterek hem yurtiçinde hem yurtdışında hizmet vermektedir.

Firma olarak sektörde nasıl farklılaşıyorsunuz?

Çuhadaroğlu’nu rakiplerinden ayıran en önemli özellik, tasarımdan üretime, dağıtımdan sahadaki montaja kadar tüm süreci kendi bünyesinde yapabilen tek Türk alüminyum firması olmasıdır. Bugüne kadar pek çok “ilk”i gerçekleştirdik: Türkiye’nin ilk ısı yalıtımlı alüminyum profilleri, ilk elektrostatik toz boyalı profilleri, ilk performans test laboratuvarı (Kapedam) ve ilk yangına, kurşuna ve patlamaya dayanıklı sistemler bizim imzamızı taşır. Yenilikçi çözümlerimiz, güvenilirliğimiz ve 70 yılı aşan tecrübemiz sayesinde sektörde fark yaratan bir noktadayız.

Mimari projelerde ne şekilde yer alıyorsunuz? Hangi sorunu çözüyorsunuz?

Projelerde, tasarım aşamasından uygulamaya kadar anahtar teslim cephe taahhüt hizmeti veriyoruz. Teknik büro ekiplerimiz, şartnamelere uygun ürünlerin seçilmesi, metraj, kesit detayları ve alternatif çözümler konusunda proje sahiplerine destek oluyor. Bu sayede enerji verimliliği, güvenlik, uzun ömürlü dayanıklılık ve estetik gibi temel sorunlara çözümler sunuyoruz. Yüksek binalardan karma yapılara kadar birçok prestijli projede yer alarak, işlevsel olduğu kadar şık çözümler geliştirmeyi sürdürüyoruz.

Firmanızın son 1 yılda ağırlık verdiği pazarlama stratejisi neydi? Hangi mecralarda görünür olmayı, hangi alanlarda faaliyet göstermeyi tercih ettiniz?

2024 yılı, hem 70. kuruluş yılımız hem de markalaşma stratejilerimizin güçlendiği bir dönem oldu. interal, interax, interwall, intersecure ve interdigi markalarımızı “güvenilir, güçlü ve sözünü tutan marka” mottosu ile tanıttık. Ulusal ve uluslararası 10'un üzerinde fuara katıldık, sektörel dergilerde ve dijital mecralarda görünürlüğümüzü artırdık. Sosyal medya, kurumsal web siteleri, kataloglar, bayi tabelaları ve promosyon malzemeleriyle markalarımızı geniş kitlelere ulaştırdık. Ayrıca tasarım ödülleri ve sektörel pazarlama başarılarımız sayesinde de bilinirliğimizi güçlendirdik.

Peki pazarlama müdürü olarak, en inovatif ürününüz hangisi ve neden?

Mimari sistemlerimiz bir çok yeni ürün ile karşımıza çıkıyor. Amerika pazarı için geliştirdiğimiz HR4, HR6 ve HR7 kasırgaya dayanıklı sistemler, gerek Florida Approval test onayları ile, gerek pazarın ihtiyaçlarına göre oluşturulmuş çözümleri ile son yılların en inovatif ürünlerinden biri. Solar menfez sistemimiz SLV94, bir taraftan yüksek cepheli binaların makine dairelerini havalandırırken, diğer taraftan şık görünüşü ile enerji tasarrufu sağlıyor. Avrupa pazarı için geliştirilen DS ailesinin en son ferdi DS90 sistemi, Passive House Institute taratından verilen passive house sertifikasını almaya hak kazanarak sektörde en yenilikçi ürünler arasına girmiş bulunuyor. Bunların yanında intersecure markamız altında geliştirdiğimiz yangına, kurşuna ve bombaya dayanıklı çözümler de büyük önem taşıyor. Yangın konusunun hassas olduğu şu günlerde, 30’-60’-90’-120’ dakika yangına dayanıklılık testlerine sahip DS92 YD ürünümüz pazarın tüm beklentilerini karşılıyor.

Bildiğiniz gibi dünyanın insan tarafından geri dönüştürülemez biçimde değiştirildiği iddia edilen bir dönemde yaşıyoruz, siz firma olarak çevresel etkilerinizi nasıl minimize ediyorsunuz? Bu konu ile ilgili yaptığınız çalışmalar neler?

Çuhadaroğlu olarak sürdürülebilirliği iş modelimizin merkezine koyuyoruz. Alüminyumun %99,9 geri dönüştürülebilir bir malzeme olması en büyük avantajımız. Fabrikamızda baca gazlarının geri kazanımıyla %8-10 enerji tasarrufu sağlıyoruz, çatıya kurulacak GES yatırımıyla da enerjimizin bir kısmını güneşten elde etmeye hazırlanıyoruz. Ayrıca elektromanyetik karıştırma yöntemi, yağmur suyu depolama ve hibrit yüzey işleme hattı gibi teknolojilerle karbon ayak izimizi azaltıyoruz. Yılın her çeyrek döneminde oluşturduğumuz karbon ayak izini hesaplıyoruz. Hem ürünlerimiz hem de üretim süreçlerimiz çevre dostu çözümlerle geliştirilmeye devam ediyor.

Bir taraftan da, teknoloji ve sunduğu gelişmeler hızlanmaya ve hemen her sektörü çok yakından etkilemeye devam ediyor. Siz firma olarak teknolojik yenilikleri ürünlerinize nasıl adapte ediyorsunuz?

Ar-Ge ve Tasarım Merkezimiz, sektördeki ilk ve tek merkez olma özelliği taşıyor. Burada her yıl yeni sistemler geliştiriyor, mevcut sistemleri ise sürekli güncelliyoruz. Ürünlerimizin BIM datalarını oluşturarak dijital platformlarda paylaşıyor, böylece projelerde entegrasyonu kolaylaştırıyoruz. Dijitalleşmeyi interdigi markamız altında sürdürüyor, üretimde otomasyon ve ileri dönüşüm teknolojileri ile verimliliği artırıyoruz. Bu yaklaşım sayesinde ürünlerimiz sadece fonksiyonel değil, aynı zamanda dijital ve sürdürülebilir çözümler haline geliyor.

Biraz da gelecekten bahsetmek istiyorum. Sektörünüzdeki son gelişmeler ve trendler hakkındaki düşünceleriniz neler ve sizin gelecek beklentileriniz/hedefleriniz nelerdir?

Önümüzdeki dönemde AB’nin karbon düzenlemeleri (CBAM) ile uyum sağlamak, karbon nötr üretime geçmek ve yenilenebilir enerji yatırımlarını artırmak öncelikli hedeflerimiz arasında. Otomotiv, raylı sistemler, savunma sanayi ve havacılık endüstrilerine giriş yaparak katma değeri yüksek mamül ve yarımamül ürünler üretmeyi hedefliyoruz. Elektrikli araçlar ve yenilenebilir enerji projeleri için alüminyum bileşenlere olan talep hızla artıyor, biz de bu alanlarda katma değerli ürünler geliştirmeye odaklanıyoruz. Afrika, Güney Amerika ve Orta Asya gibi yükselen pazarlara açılmak, uluslararası rekabet gücümüzü artıracak stratejik adımlar olacak.

Son olarak eklemek istediğiniz birkaç cümle varsa onları alabilirim.

Çuhadaroğlu sektöre, İstanbul içindeki entegre tesislerine paralel olarak, Kırklareli ili, Evrensekiz Mahallesi’ ne 78.000 m2’ si kapalı olmak üzere toplam 158.000 m2’ lik yeni bir tesis kazandırıyor. Bu tesis ile kapasitesini 2 katına çıkaracak olan Çuhadaroğlu, sektöre yeni bir soluk getirmeyi hedefliyor.

Sadece fiziki yatırımlarımız değil, 70 yıllık yolculuğumuzda da aslında en çok güvenilirlik, yenilikçilik ve sürdürülebilirlik temel değerlerimiz oldu. Geleceğimizi gençlerle şekillendirdiğimiz öğrenci proje yarışmaları, üniversite-sanayi işbirlikleri ve sektöre kazandırdığımız çözümlerle büyümeye devam ediyoruz. “Geleceğinizi geri kazanın” mottosuyla sadece ürün değil, değer üreten bir marka olmayı sürdüreceğiz.