Gökalim Ahmet Oral ile SAHNE ÖNÜ, SAHNE ARKASI
Bu serinin sıradaki konuğu, Metalica Ofis Sistemleri’nin Genel Müdürü Gökalim Ahmet Oral. Onunla yalnızca iş stratejilerini ve markalarının vizyonunu değil, aynı zamanda kişisel ilgi alanlarını, ilham aldığı noktaları da konuştuk. Gökalim Ahmet Oral’ın sahnenin önünde olduğu kadar, sahne arkasındaki dünyasına da göz atmaya hazır olun!
SAHNE ÖNÜ
Öncelikle hem kendinizden hem de firmanızın hikâyesinden kısaca bahsedebilir misiniz?
Ben Gökalim Ahmet Oral. Uzun yıllardır metal mobilya sektöründe faaliyet gösteriyorum. Metalica Ofis Sistemleri’ni, ofis mobilyalarına kaliteli ve uzun ömürlü metal çözümler sunmak amacıyla kurduk. Başlangıçta yalnızca masa ayakları ve çelik konstrüksiyon parçaları üretirken, bugün hem Türkiye’de hem de farklı ülkelerde ofis sistemleri, masa ayakları, dolaplar ve aksesuarlarıyla tanınan bir marka haline geldik.
37 yıllık üretim deneyimimiz, güçlü makine parkurumuz ve ihracata verdiğimiz önem sayesinde firmamızı her geçen gün daha da ileriye taşıyoruz.
Şirketinizi sektörde farklı kılan özellikler nelerdir?
Metalica’yı sektörde farklı kılan en önemli özelliğimiz, hem teknik detaylara hem de estetik değerlere aynı anda odaklanmamız. Müşterilerimizin özel ölçü ve tasarım taleplerini karşılayabilen bir esnek üretim yapımız var. Ayrıca sürekli stok tuttuğumuz yüksek hammadde kapasitemiz sayesinde hızlı teslimat yapabiliyoruz. 35% civarında ihracat oranımızla sadece Türkiye pazarına değil, Balkanlar’dan Kuzey Afrika’ya kadar geniş bir coğrafyaya hizmet veriyoruz. En önemlisi de işimizi sadece ticaret olarak değil, uzun vadeli iş ortaklıkları kurma anlayışıyla yapıyoruz.
Çalışanlarınıza veya müşterilerinize lider olarak vermek istediğiniz en önemli mesaj nedir?
Benim için en önemli şey hem ekibime hem de müşterilerimize güveni hissettirmek. Ürün satmaktan öte, birlikte çözüm üreten, uzun vadeli bir yol arkadaşlığı kuran bir şirketiz. Çalışanlarımız için gelişimlerini destekleyen bir ortam, müşterilerimiz içinse güvenilir bir iş ortağı olmayı önemsiyorum.
2025 ve sonrasında yapı sektöründe ön plana çıkacağını düşündüğünüz trendler nelerdir?
Zaman geçiyor, teknoloji hızla gelişiyor; bu da yapı sektörünü ister istemez dönüştürüyor. Önümüzdeki dönemde özellikle çevreye duyarlı malzemeler, modüler sistemler ve akıllı çözümler daha çok öne çıkacak gibi görünüyor. İnsanlar artık sadece estetik değil, aynı zamanda pratik ve sürdürülebilir çözümler arıyor. Biz de bu değişime ayak uydurmak için şimdiden adımlar atıyoruz.
Bir yapı lideri olarak, sektörde farklı paydaşlar arasında nasıl bir köprü oluşturuyorsunuz?
Bizim için köprü kurmak, işimizin merkezinde. Bayiliklerimiz sayesinde sadece Türkiye’de değil, farklı ülkelerde de projelerde yer alıyoruz. Fabrikadan ofise, iç mekândan özel projelere kadar birçok alanda varolmak bize farklı paydaşları bir araya getirme imkânı veriyor. Böylece üretici, mimar, işletme sahipleri ve son kullanıcı arasında güçlü bir bağ kurabiliyoruz.
SAHNE ARKASI
Zor bir kararla karşılaştığınızda, sizi ileriye taşıyan temel değer veya inanç ne oldu?
Hayatta zor kararlarla karşılaştığımda beni en çok ayakta tutan değer, dürüstlük ve güven oldu. Çünkü iş dünyasında da, hayatın kendisinde de güven bir kez zedelendi mi, kolay kolay onarılamaz. Ben hep uzun vadeli bakmayı, doğru bildiğimden şaşmamayı seçtim. Bu bazen sancılı süreçler getirse de, sonunda emeğe ve samimiyete sadık kalmanın insana gerçek anlamda kazandırdığını gördüm.
Hayatınızdaki en büyük ilham kaynağı kim ya da ne oldu?
Hayatımda en büyük ilham kaynağım aslında tek bir kişi değil; daha çok süreçler ve insanların emeği oldu. Babamın disiplinini, ustaların el emeğini, farklı ülkelerde tanıştığım insanların bakış açılarını hep kendime ders aldım. Beni en çok besleyen şey ise, emeğin ve sabrın sonunda ortaya çıkan kalıcı işler oldu. O yüzden ilhamı bir kişide değil, hayatın içindeki bu birikimlerde buldum diyebilirim. İşte bu yüzden attığım her adımda sadece işimi değil, çocuklarıma bırakacağım mirası da düşünüyorum.
Hobilerinizin iş hayatınıza katkı sağladığını düşünüyor musunuz? Örnek verebilir misiniz?
Kesinlikle düşünüyorum. Uzun yıllardır basketbol oynuyorum ve bu spor bana takım ruhunu öğretti. Sahada tek başınıza ne kadar iyi olursanız olun, uyumlu bir ekip olmadığında kazanmanız zor. İş hayatında da aynı: doğru iletişim, birlikte hareket etme ve birbirini destekleme kültürü başarıyı getiriyor. Basketbol bu bakış açısını bana fazlasıyla kazandırdı.
Mimari anlamda en çok beğendiğiniz şehir ya da yapı hangisi? Neden?
İstanbul’un kendisi başlı başına bir ilham kaynağı. Tarihi yarımadadaki camiler, köprüler ve Boğaz manzarası bir araya geldiğinde eşsiz bir bütünlük oluşturuyor. Hem geçmişi hem moderni aynı anda görmek, iş hayatımda da bana ilham veriyor.