Yapı Kataloğu - Nitelikli Mekan Yaratma Platformu

Bize Ulaşın +90 (850) 303 27 83
Tuğba Alpun Sönmez ile SAHNE ÖNÜ, SAHNE ARKASI

Tuğba Alpun Sönmez ile SAHNE ÖNÜ, SAHNE ARKASI

Bu serinin sıradaki konuğu, T12 Mimarlık’ın kurucu ortağı Tuğba Alpun Sönmez. Onunla yalnızca iş stratejilerini ve markalarının vizyonunu değil, aynı zamanda kişisel ilgi alanlarını, ilham aldığı noktaları da konuştuk. Tuğba Alpun Sönmez’in sahnenin önünde olduğu kadar, sahne arkasındaki dünyasına da göz atmaya hazır olun!

SAHNE ÖNÜ

Öncelikle hem kendinizden hem de firmanızın hikâyesinden kısaca bahsedebilir misiniz?

10 Temmuz 1979’da Elazığ’da doğdum ve mimarlık eğitimimi Dicle Üniversitesi’nde fakülte birincisi olarak tamamladım. Kariyerimin başlangıcı, büyüdüğüm topraklara mimar kimliğimle dönmemi sağlayan Diyarbakır’daki şantiye sorumluluğu görevimle oldu. Bu proje, benim için sadece bir iş değil, aynı zamanda köklerime ve mesleğime olan bağlılığımın ilk somut göstergesiydi.

Projeyi başarıyla tamamladıktan sonra kariyerime Trabzon’da kurumsal bir yolda devam etmem istendiğinde, iç sesimi dinleyerek kendi yolumu çizme kararı aldım. İstanbul’a yerleşerek kurumsal firmalarda tasarım, satış ve ürün geliştirme gibi farklı pozisyonlarda görev aldım. Bu süreçte edindiğim yöneticilik tecrübelerimi, İstanbul Üniversitesi’nde tamamladığım İşletme Yüksek Lisansı (MBA) sayesinde stratejik yönetim bilgisi ile birleştirdim. Bu çok yönlü deneyim, beni yalnızca bir mimar değil, aynı zamanda iş süreçlerini yönetebilen problem çözme becerisi yüksek bir lider haline getirdi.

Bugüne kadar yapı sektöründe sayısız projenin tasarım, satış, uygulama ve çözüm geliştirme süreçlerinde aktif görev aldım. Bu süreçte edindiğim bilgi birikimi, benimle çalışan kişi ve kurumlara sadece estetik ve teknik çözümler sunmakla kalmayıp, aynı zamanda doğru mekâna doğru malzeme seçimi, hızlı ve isabetli karar alma ve inisiyatif alarak projeyi sorunsuz tamamlama gibi yetkinliklere ulaşmamı sağladı.

Tüm bu birikimin ışığında sanatsal dokunuşlar ve kişiye özel üretimler sunan Tgbatelier markasını kurdum. Bu marka, yaşam alanlarını sadece dekore etmek yerine, onları ruhu ve hikayesi olan mekanlara dönüştürme vizyonuyla ortaya çıktı. Ardından, mimari malzeme çözümlerini profesyonel bir bakış açısıyla sunan T12 Mimarlık'ı hayata geçirdim. Bugün her iki markamla da tasarımla hayatlara dokunmaya, projelere özgün bir ruh katmaya ve güvenilir bir iş ortağı olmaya devam ediyorum.

Şirketinizi sektörde farklı kılan özellikler nelerdir?

Bizi sektörde farklı kılan en temel unsur, sanatsal estetik vizyonumuzu derin teknik bilgi ve deneyimle harmanlayarak her iki markamızda da kararlılıkla sürdürmemizdir.

Tgbatelier, sadece ev aksesuarları üreten bir marka olmanın ötesinde, sanatsal üretimle alanlara benzersiz bir karakter kazandıran bir yaklaşıma sahiptir. Ürünlerimizin her biri, seri üretimden uzak, projeye özel ve sınırlı sayıda üretilen, elle tutulur bir hikayesi olan parçalardır. Bu özgün duruş, bizi kişiselleştirilmiş ve ruhu olan çözümler sunan bir noktaya taşıyor.

T12 Mimarlık ise zemin, tavan ve duvar sistemlerinde sadece malzeme tedarik etmek yerine, doğru yerde doğru çözüm önerisini sunan bir danışmanlık yaklaşımı benimsemiştir. Sahada edindiğimiz yılların tecrübesiyle, mimarların dilinden anlayan, uygulamacıya doğru yönlendirmeler yapan ve karar vericinin işini kolaylaştıran bir çözüm ortağıyız. Teknik bilgiyle estetik duyarlılığı birleştiren bu yapımız, projelerde yük alan değil, yükü hafifleten bir bakış açısı sunmamızı sağlıyor.

Her iki markamızda da ortak olan ve bizi rakiplerimizden ayıran en önemli değer; projenin tamamlanma sürecine maksimum değer katma misyonumuz ve yüksek inisiyatif alma becerimizdir. Sadece ürün veya hizmet sunmak değil, sürecin en başından sonuna kadar aktif bir şekilde yer almak bizim en büyük farkımızdır.

Sektördeki diğer firmalarla nasıl bir işbirliği stratejisi izliyorsunuz?

Biz, rekabetten ziyade sinerjiye inanıyoruz. Sektördeki diğer firmalarla kurduğumuz ilişkileri birer işbirliği olarak görüyoruz. Her projede mimar, üretici ve uygulamacıları ortak bir hedeften yola çıkarak bir araya getiriyor, tüm paydaşların birbirini tamamladığı verimli bir çalışma ortamı yaratıyoruz. Bu yaklaşım sadece tekil projelerin başarısını değil, sektördeki ortak gelişimi de hedefliyor.

2025 ve sonrasında yapı sektöründe ön plana çıkacağını düşündüğünüz trendler nelerdir?

Geleceğin yapı sektöründe, sürdürülebilir ve çevre dostu ürünler çok daha önemli bir yer edinecek. Dijital üretim tekniklerinin gelişimiyle birlikte, hibrit malzeme kullanımı ve daha kişiselleştirilmiş çözümler ön plana çıkacak. Bunlara ek olarak, binaların yalnızca işlevsel değil, aynı zamanda kullanıcı deneyimi odaklı, duygusal ve fiziksel ihtiyaçlara cevap veren mekanlar olarak tasarlanması en önemli trendlerden biri olacak.

İş hayatındaki bağlantılarınız, projelerinizi nasıl şekillendiriyor?

İş hayatımızı insan odaklı bir yaklaşım üzerine kuruyoruz. Her yeni proje, bir güven ilişkisinin sonucudur. Kurduğumuz doğru ilişkiler, doğru projeleri beraberinde getiriyor; bu yüzden yeni ağlar kurmak kadar, var olan ilişkileri sürdürülebilir kılmak da bizim için çok kıymetli. İşimiz, insanların hayatlarına dokunmak olduğu için, kurduğumuz bağlantıların samimiyeti ve sağlamlığı projelerimize de yansıyor.

SAHNE ARKASI

Zor bir kararla karşılaştığınızda sizi ileriye taşıyan temel değer veya inanç ne oldu?

En zorlu anlarda bile beni ileriye taşıyan şey, inandığım şeyi sonuna kadar savunmak oldu. İç sesim "doğru yoldasın" diyorsa, karşıma ne çıkarsa çıksın vazgeçmem. Bu, benim için sadece bir inanç değil, aynı zamanda yolumu aydınlatan bir pusula. Cesaret ve kararlılık, her zaman yol göstericim oldu.

Hayatınızdaki en büyük ilham kaynağı kim ya da ne oldu?

Hayatımdaki en büyük ilham kaynağım, rahmetli babamdı. Onun dik duruşu, adaletten ödün vermeyen karakteri ve emeğe olan derin saygısı bana hep örnek oldu. Onun hayatla kurduğu ilişki ve değerleri, benim iş ve liderlik anlayışımı şekillendiren temel taşlardır.

Yoğun bir iş gününün ardından enerjinizi yenilemek için neler yaparsınız?

Yoğun bir iş gününden sonra enerjimi yenilemek için en sevdiğim yer; korttur. Üç yıl önce sporla tanıştım; pilates ve fitness derken, hayatıma tenis girdi. Bu serüvene başlama motivasyonum ise bambaşkaydı: Büyük kızım Tuğcen Sıla’nın isteği üzerine, onunla daha fazla zaman geçirmek için başladım. Zamanla fark ettim ki, kortta geçirdiğim her dakika benim için bir yenilenme ve meditasyon alanı. Tenis sahası, en çok stres attığım, en çok gülümsediğim yerlerden biri haline geldi. İş hayatı ne kadar yoğun ve tempo ne kadar yüksek olursa olsun, tenis bana dengenin mümkün olduğunu ve bazen başarının bir toplantı odasında değil, harika bir backhand vuruşta gizli olabileceğini gösterdi.

Kızım Derin Ada ile yaptığımız yürüyüşler ve günlük sohbetler ise benim için bambaşka bir enerji kaynağı. Onun o yaştaki heyecanı, düşünceleri ve hayal gücü gerçekten çok hoşuma gidiyor. Özellikle mimarlığa olan derin ilgisi beni şaşırtıyor ve çok mutlu ediyor. Yaptığı çizimler, odasında kurduğu küçük yapı tasarımları, bazen basit bir lego parçasından bile ne kadar yaratıcı ve ileriye dönük düşünebildiğini gösteriyor. Gelecekte işleri ona devredeceğim gibi hissediyorum; onun bu potansiyeli ve vizyonu benim için en büyük motivasyon kaynaklarından biri. Bu sohbetler, hem benim için hem de kızım için zihinsel bir detoks niteliği taşıyor.

Hobilerinizin iş hayatınıza katkı sağladığını düşünüyor musunuz? Örnek verebilir misiniz?

Evet, hobilerimin iş hayatıma çok önemli katkıları olduğunu düşünüyorum. Özellikle el yapımı objelere ve sanata olan ilgim, Tgbatelier'deki ürün tasarım yaklaşımımı doğrudan besliyor. Kendi hobilerimden yola çıkarak geliştirdiğim estetik bakış açısı, markamın ruhunu ve özgünlüğünü şekillendiriyor. Bu sayede, sadece bir ürün değil, aynı zamanda kişisel bir tutkunun sonucu olan ve bir hikaye anlatan tasarımlar ortaya çıkarabiliyoruz.