Geçmişten günümüze, ofislerde kullanılan en yaygın malzemelerden biri olan halı, sesi absorbe etmesi dışında pek de olumlu özelliklere sahip bir malzeme sayılmaz. Artık LVT zeminler geleneksel halı, taş ve parke gibi zeminlerin yerini alacak gibi görünüyor.

LVT, ofisler için mükemmel bir malzemedir. Örneğin ofis sandalyelerini düşünün. Sandalyeler vinilin üzerinde rahatça kayabilir ve vinil son derece dayanıklı olduğundan ekstra bir sandalye matına ihtiyaç kalmaz.

Halı gibi LVT, aynı zamanda ses yalıtımı da sağlar. Bu yüzden yere düşen bir obje, gürültüsüyle ofisteki herkesin yüreğini ağzına getirmez. Bu yere düşen objenin kahve dolu bir fincan olduğunu varsayarsak da, vinil sıvıyı emmeyecek, kolayca temizlenecek ve leke de bırakmayacaktır.

Bu zeminler aynı zamanda tekerlek trafiğinin yoğunluğuna karşı oldukça dirençlidir. Sandalyeler olsun, arabalı evrak dosyaları olsun, bir ofiste zemini yıpratabilecek herhangi bir elemanın bu dayanım karşısında pek de şansı yoktur.

LVT’nin en büyük avantajlarından birisi, sesi absorbe edici özelliğidir.  Yürüme ve topuk seslerini de oldukça azaltarak konsantrasyonu en üst düzeyde tutar.

LVT’nin faydaları saymakla bitmiyor. Seramik gibi yüzeylerin üzerine direk olarak uygulanabilir niteliğe sahip bu malzeme, hem zamandan hem de bütçeden de bir tasarruf sağlar.

Diğer tüm dayanıklı zemin malzemeleri gibi, LVT zeminler de leke tutmaz, kolay temizlenir. Aynı zamanda, kaydırma direncine sahiptir. Yani yerlere bir şeyler dökmek artık hiçbir şekilde korkulması gereken bir hata değil.

Bütün bunların dışında, geniş bir renk ve desen skalası ile mekanların tasarımlarında söz sahibi olmaya devam ediyor. Ofis ya da konferans salonlarında kullanılabilecek kadar zarif, kafeteryalarda kullanılabilecek kadar da pratik bir malzeme olan bu zeminler, ofisler için en ideal malzemelerden biri gibi gözüküyor.